İnsanın İçindeki Kötülük adlı yazımda daha önce insanoğlunun
kötülüğe olan arzusundan bahsetmiştim. Dünyada kötülük baskın iken, elbette kadın – erkek ilişkilerinde de "iyi" çocukların kazanması
beklenemez. Peki neden aşkta iyilik kazanamaz, bu konuyu detaylı bir
şekilde inceleyeceğim (Not: Bu yazım erkek odaklı olduğu için kadın okurlarımı sıkabilir).
BÖLÜM 1: TANIMLAR:
BÖLÜM 1: TANIMLAR:
Bu yazımı toplumda temel olarak bulunan beş erkek örneği
üzerinden devam ettireceğim. 1. ve 5. Grup kötü çocuklar. 2., 3. ve 4. Gruplar
ise iyi çocuklardır.
1. Çapkınlar: Hayatında pek çok kadın olmuş, kadınlara öncelikli olarak cinsel gözle bakan, deneyimli ve fiziksel erkeklerdir. Kötü
çocukların (ya da sokak tabiriyle piç erkeklerin) çoğunluğu bu grupta yer alır. Tek gecelik ilişkilerin insanıdırlar veya uzun süreli olsa bile birden fazla kızla aynı anda takılırlar. Bu davranışın nedeni ya geçmişlerinde
bir kadından darbe yemeleri ve güvenemeyip kadınlardan içten içe nefret etmeleri ya
da çocukluklarında yaşadıkları ailevi sorunları nedeniyle ilgiye aç olmalarıdır. Bu erkekler tüm kadınların
ilgisini ister, kadını kendilerine âşık ettikten sonra da kadının artık bir
değerinin kalmadığını düşünerek yeni bir kadını hedeflerler. Özellikle sırf tek
gecelik ilişkiler istedikleri için hep bu tarz kadınlarla birlikte olur ve kadınlar ile ciddi bir ilişkiye güvenleri iyice azalır. Bu nedenle yaşlılıkları genellikle "kedili kadınlar" gibi pişmanlık ve yalnızlık içinde olur.
2. Meriçler: Kendine güveni olmadığı veya kadın-baskın arkadaş çevresi nedeniyle fazla
feminen etkiye maruz kaldığı için, hoşlandığı kızlara arkadaş olarak yaklaşan,
kızın bir gün ona gösterdiği ilgi sayesinde değerini anlayacağı ve onunla
sevgili olacağını zanneden erkeklerdir. Bu tür erkekler ya çocukluklarında
otoriter bir baba figürü olmayışı, ya da karakter gelişimi sırasında babayla
fazla zaman geçiremeyip, çoğunlukla annelerinin ve okulda kadın hocaların
etkisinde kalmaları nedeniyle bu karaktere sahip olurlar. Kalabalık kız
grubunun içerisinde bulunan tek kişilik erkekler genellikle bunlardandır.
3. Makine Mühendisleri: Dini ve ahlaki nedenler veya
deneyimsizlik ile kadınların çoğuna ne sevgili ne de arkadaş olarak yaklaşamayan, ağır derecede âşık olduğu kadına ise zayıf
bir hamle yapıp, kadın tarafından bu zayıf hamle ile de kabul görmeyince,
anında pes eden, uzaktan seven ve arabeske bağlayan erkeklerdir. Bu tür erkekler
de kendilerini romantik veya karizmatik zannederler, ancak aslında sadece
pasiftirler. Sonları genellikle gençliğinde çapkın erkekler ile takılıp
sonradan durulmak isteyen, artık riskli çapkın erkekler yerine risksiz uslu
erkekleri tercih eden kadınlar ile olur (aslında kadın erkeği bulmuştur ama
erkek, kendisine ilgi gösteren bu kadını kendisinin tavladığını zannetmektedir).
Ancak bu kadınlar da zamanında pek çok deneyimli ve dominant erkek ile birlikte oldukları
için hiçbir zaman pısırık eşlerine tam saygı duymazlar (not: makine olmasa da
ben de mühendislik mezunuyum, yani bu sınıflandırma nedeniyle makine mühendisi
arkadaşlar bozulmasınlar, mühendislik bölümlerinde az kız olması ve bu nedenle bu
arkadaşların kızlar konusunda deneyimsiz olması ile ilgili yaygın olan bir
espri nedeniyle bu isimlendirmeyi yaptım).
4. Romantikler: Yüksek bir statüye sahip olsa da
oldukça romantik ve duygusal olduğu için kızların bir kısmı tarafından “kesin
beni elde etmek için rol yapıyor bu” diyerek, “başarısızca rol yapan çapkın
erkek” şeklinde yorumlanıp güvenilmeyerek reddedilir; kızların diğer bir kısmı
tarafından ise fazla entelektüel ve sıkıcı bulunur. Ayrıca bu erkeklerin bazıları ise aşırı mükemmeliyetçi oldukları için kadınlar tarafından güvenilmez bulunmaktadır. Öyle ki çevresindeki hiçbirşeyi tam olarak beğenmeyen bu erkeğin karşısındaki kadından da çabucak sıkılacağını düşünen kadınlar, bu erkekleri ayran gönüllü farz ederek ciddiye almazlar. Bu tür erkekler idealisttir
ve hayatlarındaki tanrıçayı bulmaya çalışırlar. Çevrelerinde pek çok kadın da
olsa, kadınlar konusunda deneyimli ve özgüvenli de olsalar, tanrıçalarını
bulduklarında adeta birer makine mühendisine evrilirler. Tanrıçalarını baş tacı
eder, her dediklerini yapar, ve sonunda kadını sıkarak, terk edilirler.
5. “Tüm Kadınlar Aynı” Erkekleri: Geçmişlerinde birden fazla
kadın tarafından ağır darbe yemiş, ancak çapkın erkeklerin aksine, sürekli yeni
kadınlarla flört etmek yerine, aşk ilişkilerinden elini eteğini çekmiş
erkeklerdir. Çapkın erkeklerin aksine ilgi çekme ihtiyaçları yoktur ve
kadınların duygularıyla oynamazlar ancak yine de onları kırabilirler.
Kadınlarla ilgilenmedikleri için hipergami aldatmacası sayesinde bazı kadınları
peşlerinden koşturabilirler. Ancak,
kendi duygularıyla da oynatmak istemedikleri ve âşık olarak tekrar acı
çekmekten korktukları için bağlanma sorunları vardır. Genellikle darbe yemiş Romantikler ya bu tür
erkeklere, ya da Çapkın erkeklere evrilmektedir.
BÖLÜM 2: İLİŞKİLER
Daha önceki yazılarımda değindiğim gibi kadın – erkek ilişkilerinde hipergaminin büyük önemi vardır. Hipergami, bilimsel tanım olarak eş seçiminde insanların kendisinden üst seviyede olan kişileri seçmesidir. Ancak aslında hipergami sadece eş seçimi değil, hayatın her alanında, arkadaşlık ilişkileri, hatta bir daha asla görmeyeceğimiz yabancılara bile davranışımızı düzenlemektedir. Öyle ki, her ne kadar karakteri bize uygun olmasa da, iyi giyimli, eğitimi yüksek olan ve özgüvenli bir kişi ile iletişim kurmaya daha istekli iken, tam tersi özellikteki kişileri görmezden geliriz. Sonuçta insan çıkar amaçlıdır. Kimse herhangi bir fayda sağlamayacağı birisine yatırım yapmaz (sevilme arzusu ve ilgi hem yatırım hem kazançtır).
Daha önceki yazılarımda değindiğim gibi kadın – erkek ilişkilerinde hipergaminin büyük önemi vardır. Hipergami, bilimsel tanım olarak eş seçiminde insanların kendisinden üst seviyede olan kişileri seçmesidir. Ancak aslında hipergami sadece eş seçimi değil, hayatın her alanında, arkadaşlık ilişkileri, hatta bir daha asla görmeyeceğimiz yabancılara bile davranışımızı düzenlemektedir. Öyle ki, her ne kadar karakteri bize uygun olmasa da, iyi giyimli, eğitimi yüksek olan ve özgüvenli bir kişi ile iletişim kurmaya daha istekli iken, tam tersi özellikteki kişileri görmezden geliriz. Sonuçta insan çıkar amaçlıdır. Kimse herhangi bir fayda sağlamayacağı birisine yatırım yapmaz (sevilme arzusu ve ilgi hem yatırım hem kazançtır).
Hipergami odaklı bireysel seviyeyi etkileyen faktörler büyük
oranda insanın sahip olduğu genetik yapı (dış görünüş ve sağlık) ve sahip
olduğu güçtür (eski çağlarda kas gücü, günümüzde sosyal etkinlik, kariyer ve
para). Erkek de kadın da hipergamiye önem vermektedir ancak cinsiyetlerin bu
faktörlere verdikleri oranlar farklıdır.
Hipergamiden önce şunu da anlamamız gerekiyor. Aşk kavramı,
insanın sonsuzluğa ulaşma isteğinin bir ürünüdür. Tüm canlılar ölümlü olduğundan, sonsuzluğa ulaşmak için üreme üzerine yoğunlaşmıştır. İnsanın da ister
sahip olduğu aşk duygusu, ister tek gecelik seks arzusu olsun, temelinde üreme
dürtüsü yatmaktadır. Üremede önemli olan ise, üreme sonucu ortaya çıkacak yeni
bireyin, genetik bakımdan güçlü olarak onun da kaliteli bir birey seçerek
neslin devam etmesinin garanti altına alınmasıdır. Bu nedenle kadın da erkek de
karşı cinste ilk olarak dış görünüşe bakmaktadır. Çünkü dış görünüş sağlam bir genetik yapı ve sağlıklı bünyenin yüzde yüz doğrulukta olmasa da
temel özelliklerini sunmaktadır.
Ancak dış görünüşten sonra cinsiyetlerde öncelikler değişmektedir. Erkek dış görünüşten sonra kadında en çok sadakat aramaktadır.
Bunun nedeni ise, eski çağlardan beri doğacak çocuğun kadından olduğunun kesin
olması ancak erkekten olduğunun bir ispatı olmamasıdır (babalık testi kısa
süredir var). Bu durumda erkek, seçtiği kadının kendisini aldatma ihtimalinin
olmamasını arzulamaktadır. Çünkü aksi durumda erkeğin babalık yaptığı çocuk
aslında kendisinden olmayacak ve erkek neslini devam ettiremeyecektir. Evet,
şimdi bazı arkadaşlar, “nesli devam ettirmek neden bu kadar önemli?” diye
sorabilir. Her ne kadar mantıksal olarak size önemsiz gelse de, bu dürtüler
insanlığın binlerce yıllık sürecinde genlerinize işlemiştir ve siz hangi fikre
sahip olursanız olun, bilinçaltınızda her zaman var olacaktır (kısaca bir
erkek, kadınını seviyorsa kesinlikle kıskanacaktır, en fazla dışarıya
yansıtmaz).
Peki, genetik ve sadakati garantiye aldık, erkek için başka ne önemlidir? Elbette, hayatını paylaşacağı kadının sıkıcı değil eğlendirici olması ve hayatla ilgili ortak kararlar verebilmek için kadının kendisiyle benzer görüşlere sahip olmasıdır. Erkek bu nedenle kadında kültür seviyesi, eğlenceli olması, zekâ ve karaktere bakar. Elbette erkeğin statüsü de burada önemlidir, düşük statülü ve kültürsüz bir erkek sadece dış görünüşe bakarken, statü arttıkça erkekler kadında dış görünüş dışındaki diğer faktörlere daha fazla ağırlık vermeye başlayacaktır. Diğer yandan erkekler kadınlardan farklı olarak hızlı bir şekilde âşık olmaya çok daha meyillidir. Bu nedenle sadece dış görünüş üzerinden âşık olan ve diğer tüm negatif özellikleri göremeyen pek çok yüksek statülü erkek de bulunmaktadır.
Peki, genetik ve sadakati garantiye aldık, erkek için başka ne önemlidir? Elbette, hayatını paylaşacağı kadının sıkıcı değil eğlendirici olması ve hayatla ilgili ortak kararlar verebilmek için kadının kendisiyle benzer görüşlere sahip olmasıdır. Erkek bu nedenle kadında kültür seviyesi, eğlenceli olması, zekâ ve karaktere bakar. Elbette erkeğin statüsü de burada önemlidir, düşük statülü ve kültürsüz bir erkek sadece dış görünüşe bakarken, statü arttıkça erkekler kadında dış görünüş dışındaki diğer faktörlere daha fazla ağırlık vermeye başlayacaktır. Diğer yandan erkekler kadınlardan farklı olarak hızlı bir şekilde âşık olmaya çok daha meyillidir. Bu nedenle sadece dış görünüş üzerinden âşık olan ve diğer tüm negatif özellikleri göremeyen pek çok yüksek statülü erkek de bulunmaktadır.
Kadın, ise kendini koruyup, kollayabilecek ve dış
tehlikelerden koruyacak, sağlam bir erkek aramaktadır (Şimdi feminist
arkadaşlar, kadının korunmaya ihtiyacı yok diyebilir. Ancak insanlık
tarihi son 50 yılı değil, binlerce yılı kapsar ve binlerce yıldır
gerçekleşmekte olan düzen, insanın genetiğine işlemiştir). Ancak koruyucu erkekliğin tek göstergesi kas gücü değildir. Nitekim aşırı kaslı ancak naif ve duygusal olarak dengesiz bir
erkek kadınını koruyamaz. Bu
nedenle kadın, sağlam erkeği ararken kas gücünden başka özelliklere de
bakmaktadır. Kadının önem verdiği özelliklerin tamamı aslında erkeğin hayatta
kalma ve ayaklarının üzerinde durma yeteneğinin ne derece olduğuna bağlıdır.
Erkeğin duygusal olsa da duygusal zorluklarda pes etmemesi, pasif ve ezik
olmaması, hırslı, kararlı, dominant, otoriter ve yönlendirici olması kişiliğinin sağlamlığını göstermektedir. Her ne kadar feminist kültür nedeniyle günümüzde medya,
erkekleri feminen olmaya itse de, aslında kadının isteği erkeğin maskülen
olmasıdır. İşin aslı, kadınlar sürekli erkeği değiştirmeye, feminenleştirmeye
çalışsa da, aslında bilinçaltında kadına teslim olmayan, sınırları belli ve
sınırlarını kadın için bozmayan, kadın için ideallerinden vazgeçmeyen sağlam
karakterli erkeklere ilgi duymaktadırlar.
Ayrıca kadınlar aslında kötü karakterli erkeklerden de
hoşlanmaktadır. Bir erkek üstteki beş gruptan herhangi birisi olsun, eğer kötü
bir insansa, kadına bir basamak daha çekici gelecektir. Bunun nedeni de kötü
insanın hayatta kalma olasılığının daha fazla olması, kadının da bu durumu
erkeğin daha güçlü olduğu şeklinde yorumlamasıdır. Savaş esnasında bir iyi, bir kötü erkek
düşünün. İkisi de yerde duran düşmanını görüyor. Kötü erkek düşmanının yerde
olduğuna bakmadan düşmanını öldürüp karısının yanına dönebilir. İyi erkek ise
düşmanına yardım edeyim derken, bir anlık boşluğunda düşmanı tarafından
öldürülür, karısını da düşmanının tecavüzüne bırakabilir. Elbette bu ekstrem ve
günümüzde gerçekleşmesi pek mümkün olmayan bir örnek, ancak kadın bilinçaltı bu
tür geçmişten gelen genetik miras üzerine kuruludur (gerçi zaten günümüzde de
kötü karakterli olan daha başarılı olmaktadır, özellikle de finans, serbest iş
dünyası ve siyasette… – İnsanın İçindeki Kötülük yazısında buna fazlaca
değindim).
Kadın, erkeğe göre ilişkilerde çok daha fazla risk
almaktadır. Erkek yanlış bir seçim yaptığını anladığında çekip gidebilir, ancak
kadın hem 9 aylık bir hamilelik, hem de sonrasında yıllarca sürecek bir çocuk
bakımı riski almaktadır. Bu nedenle kadın ilişkilere daha rasyonel bakar.
Erkeğin fiziksel özelliği her ne kadar önemli olsa da kadın için önemli olan
erkeğin dengeli ve karakteri oturmuş gerçek bir erkek olması ve terk etmeye meyilli olmamasıdır.
Diğer yandan her ne kadar kadın da karşısındaki erkekte sadakat arasa da diğer yandan
hiçbir kadın tarafından ilgi görmeyen bir erkeği de çekici bulmayacaktır. Çünkü
dediğimiz gibi hipergami önemlidir, özellikle risk almak istemeyen kadınlar için çok daha önemlidir. O halde kadının tam olarak istediği erkek,
diğer kadınlar tarafından çekici bulunan, diğer kadınların sürekli ilgi
gösterdiği, ancak gözü kendi kadınından başkasını görmeyen, otoriter bir
erkektir. Ne var ki bu tarz bir erkek, çoğunlukla romantiktir. Ve kız
arkadaşının peşinde pervane olur. Bu da kadında, “bu erkek aslında düşük
seviye, o yüzden benden başka bir kadınla işi olamıyor, o halde ben bu erkekle
neden beraberim ki?” sorusu yaratır.
Bu konuya girmeden önce İnsanın İçindeki Kötülük yazısından ek
bir kısa bilgi vereyim. Bir insana iyilik yapmak veya ilgi göstermek (kısaca
yatırım yapmak) onun sizi sevmesini sağlamaz. Tam tersi bir kişiye herhangi bir
karşılık almadan aşırı yatırım yaptığınızda, o kişi bilinçaltında sizin
kendisine bu kadar yatırım yapmanızın nedenini, sizden daha yüksek bir seviyede
olmasıyla açıklar. Burada otomatik olarak hipergami devreye girer ve aslında
ilgi gösteren kişi daha yüksek seviyede olsa bile, artık düşük algılanmaktadır.
Diğer yandan sürekli yatırım yapan kişi ise bu kadar karşılıksız yatırım
yapmaya devam etmesini bilinçaltında karşısındakinin kendisinden yüksek
seviyede olmasıyla açıklar. Kısaca ilgi gösteren yüksek, ilgi gören düşük
seviyede olsa bile, işler tersine döner.
Şimdi tekrar romantik ve iyi karakterli erkeklere dönelim.
Bu erkekler önüne gelen kadınla flörtleşmez ve sadece gerçekten hoşlanacakları
kadınlar için çaba gösterirler. Aslında genetik olarak bir insanın dünya
üzerinde hoşlanabileceği, fiziksel ve karakteristik uyumu yakalayabileceği birden
çok eş adayı vardır ancak erkek basit bir canlıdır ve âşık olduğu kadını
tanrıçalaştırır, onu ruh ikizi yapar, alternatifsizleştirir. Romantik erkek, ruh eşini kaybetmemek için, onun her türlü
çirkin davranışını görmezden gelir, onun içinde kendi zevklerinden,
arkadaşlarından, ideallerinden vazgeçer. Ve bunların kadını mutlu edeceğini
zanneder. Nitekim, kendisini aşkı için her türlü zorluğa katlanan bir kahraman olarak
görmektedir. Diğer yandan kadın, bu davranışları dışarıdan takdir ediyor gibi
görünse de, aslında bilinçaltında tiksinmektedir. Çünkü bu tür davranışlar
erkeği hem zayıf karakterli ve kadın için ideallerinden vazgeçecek eziklikte
göstermekte; hem de kadın, kendisi için erkeğin bu kadar özveri göstermesini,
“demek ki bu erkek benden başka kadın bulamaz, ben bundan yüksek seviyedeyim, o
halde neden bununla ilgileneyim, gidip daha yüksek seviyede erkek bulmalıyım”
şeklinde hipergami ile yorumlamaktadır. Kısaca bunun gibi pek çok durumda kadın
gerçek hipergami değil, kendi algıladığı, algısal hipergami ile hareket
etmektedir. Yani, bir erkek olarak sizin ne derece yüksek bir statüde olduğunuz
değil, kadının sizin statünüzü nasıl gördüğü önemlidir.
Diğer yandan Çapkın Erkek pek çok kadınla birlikte olmuştur
ve bu nedenle ona göre hiçbir kadın özel değildir ve her zaman alternatifi
vardır. Böyle bir durumda Çapkın Erkek, hiçbir zaman kadına aşırı ilgi
göstermez, onu tanrıçalaştırmaz, kadını bariz ve ağır bir şekilde etkilemeye
çalışmaz. Böyle bir erkeği gören kadın, “bu erkek bana neden yeterince ilgi göstermiyor,
demek ki bu benden daha yüksek seviyede” diye yorumlar ve Çapkın Erkeğe,
Romantik erkeğe baktığından daha olumlu bakar. Üstelik Çapkın Erkek, zaten
fazla önemsemediği kadın için ilişkinin iplerini kadına vermez, kadın için
ideallerinden vazgeçmez ve pısırıklık yapmaz. Bu davranışlar da kadına daha
çekici gelir.
Peki, madem kadınlar ilişkide fazla risk alıyor, neden
kendisine değer vermediği bariz olan Çapkın Erkeklere ilgi gösterirler? İlk
olarak Çapkın Erkekler her ne kadar kadına değer vermese de, değer veriyormuş
ama fazla abartmıyormuş, hatta gizlemeye çalışıyormuş izlenimi verir. Bu da
kadınlarda “evet çapkın bir erkek ama beni diğer kadınlardan farklı görüyor ve
seviyor” düşüncesi yaratır (Ünlü çapkın Casanova'nın birlikte olduğu tüm kadınlar, kendisini Casanova'nın en çok aşık olduğu kadın sanmaktaydı). İkinci olarak ise Çapkın Erkekler kadınların
eğlenme içgüdüsüne yöneliktir. Pek çok kadın Çapkın Erkekle gençliğinde ilişki
kurar, eğlenir, ama nihayetinde evlilik zamanı geldiğinde risk almak istemediği
için bir Makine Mühendisi bulur. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, algısal hipergami nedeniyle öyle olmasa bile yüksek statüde gördüğü çapkından sonra pasif makineciye düşen kadın, hiçbir zaman kocasına saygı
duymayacak, mutlu olmayacak ve kocasını da mutlu etmeyecektir. Evliliklerde
sıklıkla duyulan “bugün başım ağrıyor, bugün olmaz” cümlesi bu durumun acı bir
tescilidir. İşin aslı, pek çok evli kadın, kocası ile olan seksten kaçarken, diğer yandan hayranı oldukları bir ünlü ve yakışıklı erkek ile yatma fantezisi kurar. Kısaca, sorun kadının cinsel isteksizliği değil, evlendiği kocasına olan isteksizliğidir.
Erkeklerin kadınlar hakkında yanlış bildiği bir diğer konu ise kadının cinsellikten hoşlanmadığıdır. Gerçek olan ise, kadının cinsellikten hoşlanması, ancak cinselliğe bir erkek kadar bağımlı olmamasıdır. Bu nedenle bir kadın isterse, erkeğin aksine cinsel arzusunu kolaylıkla yıllarca saklayabilir. Ayrıca, kadınlar her ne kadar cinsel arzuya sahip olsalar da kendi değerlerini düşük göstermemek için dışlarına bu isteklerini yansıtmamaktadırlar. Bunun ilk nedeni erkeğin, kendisini aldatma potansiyeli düşük, geçmişinde fazla ilişkisi olmayan, kendisine yoğun bir şekilde aşık olacak bir kadın aramasıdır (Bildiğiniz gibi bir kadının hamileliği boyunca salgılanan ve kadının bebeğine duygusal olarak bağlanmasını sağlayan oksitosin hormonu, cinsel ilişki sırasında da salgılanmaktadır. Kişinin geçmiş partner sayısı arttıkça, her yeni ilişkide oksitosin salgılanması düşmektedir. Bu nedenle kişiler ilk cinsel deneyimlerini unutamaz ve ayrıca ne kadar çok cinsel deneyim yaşarlarsa, cinsel ilişki sonrasında yeni partnerlerine olan bağlılıkları, oksitosinin artık eskisi kadar etki etmeyişi nedeniyle düşer). Kadınların dışarıya hanım hanımcık gözükme isteklerinin ikinci nedeni ise, kendi hemcinslerinin tepkilerinden korkmalarıdır. "Slut-shaming" adı verilen bu kavram, kadın toplumunun, dekolte giyimi, erotik davranışları veya erkeklere kolaylıkla seks sunması nedeniyle cinselliğini fazla ön plana çıkaran kadınlara olan tepkisidir. Evrimsel süreçte kadının kendini savunma mekanizması ile gelişmiş olan bu kavram, cinsellik ile öne çıkan kadınların "hile yaparak" kolaylıkla ilgi çekmeleri ve erkekleri fazla ilgi göstermeden seks elde etmeye alıştırmaları nedeniyle diğer kadınların üzerinde nefret ve baskı oluşturmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.
İşin aslı, kadınlar dış dünyaya karşı namuslu ve uslu görünerek, erkeklerin ilgisini çekmeye, sahip oldukları erkeği ise erotizm ve dişiliklerini kullanarak mutlu etmeye meyillidir. Bu davranış biçimi aslında erkeklerin de bilinçaltında yer almaktadır. Öyle ki, Madonna - Fahişe Sendromu (burada Madonna, şarkıcı değil, Meryem Ana anlamına geliyor) olarak adlandırılan bu kavram, erkeklerin, aşık oldukları kadını saf ve temiz bir aşkla sevmeleri, ancak diğer yandan da cinsellikte kadının kendilerini "bir fahişe gibi" memnun etmesini arzulamaları anlamına gelmektedir. Bunun nedeni, erkeğin kadına göre hem daha romantik hem de daha seks düşkünü olması ve aşk ile cinsellik kavramlarını bir araya getirememesidir. Bu nedenle pek çok erkek, aşık oldukları kadına hiçbir şekilde cinsel yönden yaklaşmamakta (sadece sevişmek değil, el ele tutuşmaya çekinen örnekler bile vardır), bir süre sonunda da hiçbir cinsel etkileşim yaşamadığı kadının gözünde adeta bir "kız arkadaşa" dönüşmektedir. Bazı durumlarda ise, erotik yüzünü fazla gösterirse, erkeğin kendisini fahişe olarak göreceğini düşünen bazı kadınlar, ciddi düşündükleri erkeklerle özellikle cinsel paylaşımdan uzak durmaktadırlar. Diğer yandan, Çapkın Erkekler, zaten tek amaçları cinsellik olduğu için, kadınlarla rahat ve hızlı bir şekilde cinsel etkileşime girebilirler. Üstelik, sorumluluğu üzerinden alınan kadın da bu durumda rahat bir şekilde erkeğe seksi sunabilecektir. Öyle ki, erkeğin sorumluluğu aldığı durumda, kadın erkeğin kendisini ayarttığını iddia edip, "her şey bir anda oldu, ne yaptığımı bilmiyordum" diyerek, hem erkeğin, hem de diğer kadınların gözünde fahişe damgası yemekten kolaylıkla kurtulabilir (not: üniversite yıllarında eski sevgilisiyle her tür cinsel fanteziyi yaşayıp, evlenince kocasıyla sadece basit seks yapan kadınların davranış nedeni bu olaydır). Kısaca, bir kadın, karşısındaki erkeğin cinselliğe yaklaşımına göre, kendi yaklaşımını değiştirebilmektedir.
Erkeklerin kadınlar hakkında yanlış bildiği bir diğer konu ise kadının cinsellikten hoşlanmadığıdır. Gerçek olan ise, kadının cinsellikten hoşlanması, ancak cinselliğe bir erkek kadar bağımlı olmamasıdır. Bu nedenle bir kadın isterse, erkeğin aksine cinsel arzusunu kolaylıkla yıllarca saklayabilir. Ayrıca, kadınlar her ne kadar cinsel arzuya sahip olsalar da kendi değerlerini düşük göstermemek için dışlarına bu isteklerini yansıtmamaktadırlar. Bunun ilk nedeni erkeğin, kendisini aldatma potansiyeli düşük, geçmişinde fazla ilişkisi olmayan, kendisine yoğun bir şekilde aşık olacak bir kadın aramasıdır (Bildiğiniz gibi bir kadının hamileliği boyunca salgılanan ve kadının bebeğine duygusal olarak bağlanmasını sağlayan oksitosin hormonu, cinsel ilişki sırasında da salgılanmaktadır. Kişinin geçmiş partner sayısı arttıkça, her yeni ilişkide oksitosin salgılanması düşmektedir. Bu nedenle kişiler ilk cinsel deneyimlerini unutamaz ve ayrıca ne kadar çok cinsel deneyim yaşarlarsa, cinsel ilişki sonrasında yeni partnerlerine olan bağlılıkları, oksitosinin artık eskisi kadar etki etmeyişi nedeniyle düşer). Kadınların dışarıya hanım hanımcık gözükme isteklerinin ikinci nedeni ise, kendi hemcinslerinin tepkilerinden korkmalarıdır. "Slut-shaming" adı verilen bu kavram, kadın toplumunun, dekolte giyimi, erotik davranışları veya erkeklere kolaylıkla seks sunması nedeniyle cinselliğini fazla ön plana çıkaran kadınlara olan tepkisidir. Evrimsel süreçte kadının kendini savunma mekanizması ile gelişmiş olan bu kavram, cinsellik ile öne çıkan kadınların "hile yaparak" kolaylıkla ilgi çekmeleri ve erkekleri fazla ilgi göstermeden seks elde etmeye alıştırmaları nedeniyle diğer kadınların üzerinde nefret ve baskı oluşturmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.
İşin aslı, kadınlar dış dünyaya karşı namuslu ve uslu görünerek, erkeklerin ilgisini çekmeye, sahip oldukları erkeği ise erotizm ve dişiliklerini kullanarak mutlu etmeye meyillidir. Bu davranış biçimi aslında erkeklerin de bilinçaltında yer almaktadır. Öyle ki, Madonna - Fahişe Sendromu (burada Madonna, şarkıcı değil, Meryem Ana anlamına geliyor) olarak adlandırılan bu kavram, erkeklerin, aşık oldukları kadını saf ve temiz bir aşkla sevmeleri, ancak diğer yandan da cinsellikte kadının kendilerini "bir fahişe gibi" memnun etmesini arzulamaları anlamına gelmektedir. Bunun nedeni, erkeğin kadına göre hem daha romantik hem de daha seks düşkünü olması ve aşk ile cinsellik kavramlarını bir araya getirememesidir. Bu nedenle pek çok erkek, aşık oldukları kadına hiçbir şekilde cinsel yönden yaklaşmamakta (sadece sevişmek değil, el ele tutuşmaya çekinen örnekler bile vardır), bir süre sonunda da hiçbir cinsel etkileşim yaşamadığı kadının gözünde adeta bir "kız arkadaşa" dönüşmektedir. Bazı durumlarda ise, erotik yüzünü fazla gösterirse, erkeğin kendisini fahişe olarak göreceğini düşünen bazı kadınlar, ciddi düşündükleri erkeklerle özellikle cinsel paylaşımdan uzak durmaktadırlar. Diğer yandan, Çapkın Erkekler, zaten tek amaçları cinsellik olduğu için, kadınlarla rahat ve hızlı bir şekilde cinsel etkileşime girebilirler. Üstelik, sorumluluğu üzerinden alınan kadın da bu durumda rahat bir şekilde erkeğe seksi sunabilecektir. Öyle ki, erkeğin sorumluluğu aldığı durumda, kadın erkeğin kendisini ayarttığını iddia edip, "her şey bir anda oldu, ne yaptığımı bilmiyordum" diyerek, hem erkeğin, hem de diğer kadınların gözünde fahişe damgası yemekten kolaylıkla kurtulabilir (not: üniversite yıllarında eski sevgilisiyle her tür cinsel fanteziyi yaşayıp, evlenince kocasıyla sadece basit seks yapan kadınların davranış nedeni bu olaydır). Kısaca, bir kadın, karşısındaki erkeğin cinselliğe yaklaşımına göre, kendi yaklaşımını değiştirebilmektedir.
Romantizm konusunda ise üzerinde durulması gereken en önemli
konu, aslında erkeğin, kadından daha romantik olduğudur. Bu durum da yine
insanoğluna binlerce yılın getirdiği genetik mirastır. Öyle ki, insanlık tarihi
savaşlarla doludur ve son yüz yıl hariç nüfuslu ve zengin olan az sayıda erkek
dışında kalan diğer erkekler savaşlar nedeniyle günümüz erkeklerine göre oldukça az
bir ömre sahip olmuştur. Diğer yandan, kadınlar savaşlarda öldürülecek
birer nesne değil, ganimet olarak görülmüştür. Nitekim savaş sırasında düşman ordusu,
yerel ordunun erkeklerini öldürür, kadınlarına ise el koyardı. Bu nedenle
erkekler kısa olan ömürlerinde gerçek aşkı yaşamaya, kadınlar ise ani değişimlere uyum sağlamaya adapte olmuşlardır. Örneğin, 2. Dünya Savaşında
Alman ordusu Fransız erkeklerini savaşta yenip, Fransa’yı ele geçirdikten sonra
pek çok Fransız kadın değişen duruma uyum sağlamış ve Alman erkekleri ile aşk
yaşamaya başlamıştır. Aynı şey Roma, Rusya, Osmanlı orduları için de
geçerlidir. Kısaca, erkek ölmüş, hayatına devam eden kadın ise neslini ve
çocuğunu korumak için, karşısına çıkan başka bir erkekle de ilişki
yaşayabilmeyi, gerekirse rol yaparak seviyormuş gibi davranabilmeyi, gerekirse de gerçekten sevmeyi öğrenmiştir. Bu nedenle bir ilişki bittiğinde ilişkiyi kadın daha
kolay atlatır, ancak erkek dağılır. Bu yüzden aşk yüzünden intihar edenlerin
büyük çoğunluğu erkektir (TÜİK 2014 istatistiklerine göre intihar edenlerin %74'ü erkeklerdir).
Şimdi gelelim Meriçlere; sanırım tüm erkek grupları arasında
en tiksindiğim bu arkadaşlardır çünkü kadınlara karşılıksız -arkadaşça- aşırı
ilgi göstererek kadınlarda narsisizm uyandırırlar ve kadınların
egolarını yükselterek, hem kadınları hem de mutlu olabilecekleri erkekleri uzun vadede mutsuz ederler.
Normalde, eski çağlarda kadın ilgiyi elde etmek
için evlenir, kendisine ilgi duyan kocasıyla da heyecanlı bir seks hayatı
olurdu. Ancak günümüzde bir kadın, Meriçler ve uydu erkekler sayesinde zaten
ihtiyacı olan ilgiyi herhangi bir ilişki kurmadan da alabilmektedir. Kısaca
erkekten hiçbir bağlılık sözü almadan seks sunan kadın fahişe olarak
görülüyorsa, o halde kadından hiçbir bağlılık sözü almadan karşılıksız ve uzun süreli ilgi sunan Meriç de
fahişedir.
İşin aslı, çocuklukta ailevi problemleri olmuş, özgüven
sorunu olan, yeterince gerçek sevgiyi hissedemeden büyümüş pek çok kadın
çevresinde pek çok uydu ve yedek erkek tutmaktadır. Çünkü bu tür kadınlar her
daim ilgi beklemekte ve duygusal olarak boş kalmak istememektedir. Böyle
bir kadın, eğer ilişki yaşayabileceği, kaliteli bir erkek bulmuş, ancak aklında
başka adaylar da varsa bu erkeği yedeğe atar. Diğer adayların olmaması
durumunda bu erkeğimiz asıl erkek arkadaş olacaktır. Çoğu Çapkın Erkek yedek
olduğunu bilse bile önemsemez, çünkü zaten duygusal bir şey hissetmemektedir. Bu
nedenle bekleyişte dururlar. Romantik erkekler ise bu durumu kaldıramaz, çünkü
ruh eşi olarak gördükleri kadının kendilerinden daha öncelikli olarak başka bir
erkeği tercih edebilmesini kabullenemez, ya kadına tepki gösterir ve kadından
uzaklaşırlar ya da çaresiz bir şekilde ilk erkeğin önüne geçmek için kadına çok
daha yoğun ilgi göstermeye çalışırlar ki bu da daha önce de söylediğim gibi
geri teper.
Diğer yandan Meriç ve uydu erkekler ise, kadının ilişki
yaşanacak erkek olarak bile görmediği, hoşlanmadığı ancak erkek tarafından
tatmin edici düzeyde ilgi gördüğü için her zaman yakınında tuttuğu örneklerdir.
Ancak Meriçler bu durumu bilmezler ve kadınla zaman geçirdikçe sevgili olma
ihtimallerinin arttığını düşünürler. Aslında, kadınla zaman geçirdikçe
kendilerinden daha fazla taviz vermekte, daha da feminenleşmekte ve
iticileşmektedirler. Nihayetinde bir gün uydu erkek kadına sevgili olmayı
teklif etse bile alacağı cevap çok büyük oranda “ama ben seni arkadaş olarak
görüyorum” olacaktır. Bu durumda erkek kadını suçlar, ancak aslında kendisini
suçlamalıdır, çünkü kendini göz göre göre kullandırmıştır (not: Meriç erkeklerin ne yapmaya çalıştığının kadınlar çoğunlukla farkındadır, ancak sırf ilgiyi sevdikleri için ses çıkarmazlar. Diğer yandan bu tür erkeklere saygı da duymazlar çünkü karşılarındaki erkek bariz bir şekilde sırf kadınla sevgili olabilmek veya yatağa atabilmek için arkadaşça davranmaktadır, eh bu davranış da samimiyetsiz ve ikiyüzlü algılanır).
Pek çok erkek uydu olduğunu anlamaz. Örneğin, bir kadın seninle buluşmamak için türlü bahaneler mi üretiyor? Uydusun, ya da en iyi ihtimalle yedek. Kadına mesaj atıyorsun ama saatlerce mesajını okumuyor mu? İşin aslı, kadınlar cep telefonlarını ellerinden düşürmezler; havuz, spor, toplantı gibi ihtimalleri geçersek 3-4 saat boyunca bir mesajın okunmadıysa, evet uydusun. Kadın, ilişkiye hazır değilim mi diyor? 1-2 hafta güvenini sağlamak için süre verirsin, hala olmuyorsa kadın aslında ilişkiye hazır ama seni sevmiyor demektir, evet uydusun, veya yine en iyi ihtimalle yedek. Kadın, ona açıldın ama “arkadaş kalalım” mı diyor? Uydusun, bu cümlenin asıl anlamı “seni erkek olarak sevmiyorum ama bana ilgi göster, egomu tatmin et” demektir. Kısaca, uyduya düşen erkekte suç olsa da, uyduya düşüren kadın da suçludur, çünkü samimi değildir.
Pek çok erkek uydu olduğunu anlamaz. Örneğin, bir kadın seninle buluşmamak için türlü bahaneler mi üretiyor? Uydusun, ya da en iyi ihtimalle yedek. Kadına mesaj atıyorsun ama saatlerce mesajını okumuyor mu? İşin aslı, kadınlar cep telefonlarını ellerinden düşürmezler; havuz, spor, toplantı gibi ihtimalleri geçersek 3-4 saat boyunca bir mesajın okunmadıysa, evet uydusun. Kadın, ilişkiye hazır değilim mi diyor? 1-2 hafta güvenini sağlamak için süre verirsin, hala olmuyorsa kadın aslında ilişkiye hazır ama seni sevmiyor demektir, evet uydusun, veya yine en iyi ihtimalle yedek. Kadın, ona açıldın ama “arkadaş kalalım” mı diyor? Uydusun, bu cümlenin asıl anlamı “seni erkek olarak sevmiyorum ama bana ilgi göster, egomu tatmin et” demektir. Kısaca, uyduya düşen erkekte suç olsa da, uyduya düşüren kadın da suçludur, çünkü samimi değildir.
Özellikle internet ve sosyal medya sayesinde, uydu erkek
yapan kadın sayısı bir hayli artmıştır. Kadınların ilişkide temel arzularının
ilgi olduğunu söylemiştik. Sosyal medya sayesinde pek çok kadın, herhangi bir
ciddi ilişkiye girmeden, ihtiyaçları olan ilgiyi sosyal medyada peşlerinden
koşan çapkın veya uydu erkek sürüsü sayesinde hali hazırda sağlamaktadır.
Örneğin, ortalama bir kadın, Instagram’da photoshop ve biraz da dekolte bir
kıyafet ile 200 üzeri beğeni alabilir. Ayrıca ortalama bir kadına, profili de
açıksa, haftada ortalama 15-20 erkek yazmaktadır. Tüm bu durumlar
düşünüldüğünde, kadının aşırı egolu bir hale gelmesi doğaldır. Böyle kadınlar
normalde kendileri ile aynı seviyede olan bir erkekle mutlu olabilecekken, tüm
bu illüzyonlar nedeniyle kendilerini olduğundan çok daha mükemmel, adeta bir
top model olarak görmekte, ve bu nedenle kendisinden çok daha yüksek seviyede
erkek aramaktadırlar. Ancak elbette yüksek seviyede bir erkek de, kendisinden
düşük olan bu kadınlara ciddi gözle bakmayacak ve onu tek gecelik malzemesi
olarak görecektir. Yine Çapkın Erkek örneğinde gördüğünüz gibi erkek, kadına
fazla ilgi göstermeyecek, kadın ise bu durumu erkeğin sağlam karakterli oluşuna
bağlayacak ve nihayetinde kadın, kısa süreli bir ilişki sonrasında terk edilecektir.
Şimdi romantik bir erkeğin, aşırı ilgi alan bir sosyal medya
kadınına yanaşmaya çalıştığını düşünelim. Romantik erkek belki şiir yazacak,
belki basit bir merhaba diyecek; ancak her şekilde zaten haftada kadına yazan
diğer 15-20 erkekten birisi olarak aradan sıyrılamayacaktır. Eski çağlarda
olsa, bir erkek gerçekten sevdiği ve ciddi düşündüğü kadına gider ilgi
gösterir, eğer genetik ve karakteristik seviyeleri birbirine yakınsa kadın da bu ilgiyi beğenir ve
evlenirlerdi. Günümüzde ise erkeğin önünde pek çok engel vardır. Öncelikle daha önce de dediğim gibi kadın kendi seviyesini, sosyal medya ve uydu erkeklerin yarattığı illüzyon nedeniyle olduğundan yüksek görecek ve kendisiyle aynı seviyedeki erkeğe değer vermeyecektir. İkinci olarak eski çağlarda bir kadına ısrarlı bir şekilde ilgi gösteren erkeğin, o kadından gerçekten hoşlandığı anlaşılırdı. Günümüzde ise çoğu erkek, sadece tek gecelik için olsa bile kadınlara fazlasıyla ilgi gösterdiği için kadının bu ayrımı kolaylıkla yapması mümkün değildir. Evet,
modern çağımızda, the Godfather’ın Don Carleone’si gibi bir kadını beğenip, ona ilgi gösterip, aşkınızı belli edip, kolaylıkla gidip
evlenemezsiniz. Evet, Don Carleone bir mafya ve kötü bir çocuk olsa da,
kadınlar konusunda piç erkek değildir ve günümüzde yaşasa sosyal medya ile pohpohlanmış Apollonia Vitelli'yi belki de hiç elde edemeyecektir.
Romantik erkeklerin bir diğer negatif özelliği ise fazla
naif olmalarıdır. Bu tür erkekler büyük ihtimalle sevgi dolu bir anne ile
büyümüşlerdir. Anneleri nasıl ki çocukluklarında kendilerini koşulsuz sevdi
ise, tüm kadınların böyle olduklarını düşünürler ve bu nedenle ruh eşi
diyebilecekleri özellikte bir kadınla karşılaştıklarında hızlıca âşık olurlar
ve âşık oldukları kadın için fedakârlık yapmaya çalışırlar. Hâlbuki âşık
oldukları kadın daha erkeğe fazla bir his beslememektedir. Bu durumda ilişkinin
dengesi kadın lehine kayar ve kadın erkeği peşinden koşturur. Eğer kadın
karakterli bir yapıya sahip ve erkekten de hoşlandıysa sevgili olma ihtimali
vardır ancak kadının henüz yeterince olgunlaşamadığı durumda, kadın bu romantik
erkeği basit olarak görecek, en iyi ihtimalle reddedecek, en kötü ihtimalle ise
uydu yaparak süründürecektir.
Aslında günümüz ilişkileri, iyi çocuklara olduğu kadar
kadınlara da zarar vermektedir. Feminist yalanlarıyla büyüyen kadın, 30 yaşına
kadar partilerde, diskolarda Çapkın Erkekler ile gayriciddi ilişkiler
yaşamakta, ciddiye alınmamakta ve sağlam bir romantik ilişki yerine kısa
süreli, dengesiz ve çoğunlukla sadece seks odaklı ilişkilere maruz kalmaktadır.
Kendisini önemsemeyen bu erkekleri seviyece yüksek zanneden ve bu erkekleri
elde etmek için cinsellik de dahil olmak üzere pek çok yatırım yapan kadın,
erkeğin kendisini terk etmesi ile erkeklere güvenini her geçen ilişkide daha da
azaltmaktadır. Güven sorunu başlayan ve yine de Çapkın Erkekler ile takılan bu
kadın, 30 yaşından sonra, artık Çapkın Erkeklerin bile sadece seks amaçlı olsa
da peşinde pervane olmamaya başladığının ve daha genç kadınlarla birlikte
olduklarının farkına varır. Kadın, bu durumda güvenilir olan ancak pek de saygı
duymadığı makine mühendisi bir erkek ile evlenecektir. 35 yaşında hamile kalıp
çocuk doğurduğunda, çocuk kendi ayaklarının üzerinde durabilecek 15-16 yaşına
gelene kadar hayatının geri kalanını çocuk için harcayacaktır. Üstelik artık 50’li yaşlarına geldiği için çocuğuyla yeterince empati kuramayacak ve çocuk
bakımı ona zor ve acı verici gelecektir. Evliliği ise saygı duymadığı ve
sürekli ezdiği, ezdikçe de daha da pısırıklaşan makine mühendisi erkek yüzünden
romantik bir birleşimden ziyade bir savaş alanı gibi olacaktır.
Not: Günümüz ilişkilerinin en büyük zararı, ilişkilerde güven duygusunu tamamen yok etmiş olmasıdır. Örneğin, gerçek aşka inanan romantik ve iyi bir erkek, kötü bir kadına denk geldiğinde, nihayetinde terk edilir, aldatılır, duygularıyla oynanır. Bu ilişkiden sonra, erkeğin artık kadınlara da aşka da inancı kalmamıştır. Bir gün bu erkek, iyi bir kadınla tanıştığında, bu kadını da önceki kadınlar gibi düşünür ve bu sefer, kendisi kadının duygularıyla oynar. Duygularıyla oynanan iyi kadının da artık erkeklere ve aşka güveni kalmamış, kötü bir kadına dönüşmüştür. Bu kısır döngü bünyesine yeni kurbanlar katarak sonsuza kadar devam edecektir.
Not: Günümüz ilişkilerinin en büyük zararı, ilişkilerde güven duygusunu tamamen yok etmiş olmasıdır. Örneğin, gerçek aşka inanan romantik ve iyi bir erkek, kötü bir kadına denk geldiğinde, nihayetinde terk edilir, aldatılır, duygularıyla oynanır. Bu ilişkiden sonra, erkeğin artık kadınlara da aşka da inancı kalmamıştır. Bir gün bu erkek, iyi bir kadınla tanıştığında, bu kadını da önceki kadınlar gibi düşünür ve bu sefer, kendisi kadının duygularıyla oynar. Duygularıyla oynanan iyi kadının da artık erkeklere ve aşka güveni kalmamış, kötü bir kadına dönüşmüştür. Bu kısır döngü bünyesine yeni kurbanlar katarak sonsuza kadar devam edecektir.
Tüm yazıyı toparlarsak, Çapkın erkekler değer vermedikleri
kadınlara da yanaşmakta, ancak hiçbirine fazla ciddiye almamakta, bu nedenle kadınların gözünde yüksek seviyeli erkek olarak
görülmekte ve başarıya ulaşmaktadırlar. Ancak bir Çapkın erkek olur da
sırılsıklam âşık olursa bu sefer âşık olduğu kadına romantik davranacak ve Romantiklerde
olduğu gibi aşırı ilgi göstererek başarısız olabilecektir. Kısaca bir kötü çocuk, rol yapmayı
sürdürmediği sürece âşık olduğunda bir iyi çocuktan çok da farklı
davranmayacaktır. Sırf bu nedenle, pek çok Çapkın Erkek, aşk acısı çekmemek için, kendi duygularını baskılamakta, hoşlandıkları bir kadın varsa bile, başka kadınlarla tek gecelik ilişkilere devam ederek, kendi yalnızlıklarını bilinçli olarak sürdürmektedir (Ayrıca dikkat ederseniz, Çapkın Erkekler her ne kadar gençliklerinde pek çok kadınla birlikte olsa da, kadınlara olan güvenlerini kaybetmekte ve çoğunlukla yalnız ölmektedirler). Makine Mühendisleri ise
30’una dayanmış veya serseri erkeklerden sıkılmış, güvenli liman arayan
kadınları elde edecektir. Romantikler hak edecek bir kadın
bulduklarında sağlam bir ilişki yaşayabilir veya bir kadın tarafından ağır
darbe yediklerinde karakter yapılarına göre Çapkın erkeklere veya “Tüm Kadınlar
Aynı” erkeklerine dönüşebilirler.
BÖLÜM III: ERKEKLERE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Şimdi, madem ilişkilerde düzen böyle iç karartıcı; o halde sen de kötü çocuk olarak bu duruma ayak uydurmaya çalışabilir veya kötü çocuk olmayacak kadar onurluysan hayata küserek, elini eteğini kadınlardan çekebilirsin. Hayır, bunlar kolay yollar ve kolayı seçmek zayıfların işidir.
Eğer bir oyunu, oyunu kuranın kuralları ile oynamaya
kalkarsan, nasıl bir strateji izlersen izle ağına düşer, kaybedersin. Madem bu düzeni
sevmiyorsun, kendi yolunu çizeceksin. Yazının başında beş adet erkek grubu var dedim ve bunlardan hangisi olursan ol nihayetinde kaybedeceksin.
Çapkın olursan başta kadınları elde edecek, nihayetinde kadınlara olan güvenini kaybedip yalnız öleceksin, diğer gruptakilerde ise her daim kadın kaynaklı acılar çekeceksin. O halde
yapacağın şey, bu gruplardan hiçbiri birisi olmamak ve bu grupların aynı anda hepsi olmak. Hatalarını yapmamak ama başarılarını uygulamak. Yani bir
romantik gibi kadına arada jestler yapacaksın ama onun yaptığı gibi kadını
tanrıçan, hayatının tek merkezi haline getirmeyeceksin. Onu sevdiğin kadar,
kendini de sevmeyi unutmayacak; onun için asla kendi
hayallerini, ideallerini yıkmayacaksın. Kadını, hedeflerinin dünyasında bir yoldaş olarak göreceksin, hedeflerine bir alternatif değil.
Sınırların olacak, kadın için bu sınırlarını geçmeyeceksin. Zevklerin olacak,
sırf kadınla daha fazla ortak özelliğin varmış gibi göstermek için onun her
beğendiğini beğenmek zorunda hissetmeyeceksin. Dürüst olacaksın, bir Meriç gibi
âşık olduğun kadınla kanka olmaya çalışmayacaksın, ama diğer yandan da sana
ihtiyacı olan kadının yanında olacak, ona yardım edeceksin. Bir romantik gibi
seveceksin, ama bir Çapkın gibi yaklaşacaksın kadına. Ve en önemlisi sen ne yaparsan yap, kadının seni istemeyebileceğini, senden daha iyisini bulabileceğini veya başka kimse olmamasına rağmen senden sıkılıp seni terk edebileceğini, aldatabileceğini unutmayacaksın. Karamsar olmayacaksın
ama kendini de en kötüye hazırlayacaksın (Kaos teorisi ve mutluluk için kendini en kötüye hazırlama felsefesi). Hazırlayacaksın ki, en kötü senaryo
gerçekleşse bile, dağıl, ama dağıldıktan sonra kısa sürede toparlayabil.
Peki aynı anda tüm erkekleri içinde yaşatmayı nasıl başaracaksın? Kurallara uymayarak. Kurallara uymamanın tek yolu da kafaya takmamak, önemsememek. “Senin içinde gizli bir güç var, istediğin her şeyi başarabilirsin, yeter ki inan” diyerek karşısındaki özgüvensizleri gaza getirmeye çalışan, ego pohpohlayan kişisel gelişimcilerin tam tersini söyleyeceğim sana. Hayır, içinde gizli bir güç yok, ama senden başkalarının da yok. Diğer insanların düşüklüğünü görmeden, kendini sevemezsin. En fazla kendine yalan söylersin. O yüzden önce insanoğlunun basit bir varlık olduğunun farkına var. Sen bir tanrı değilsin, dolayısıyla karşındaki kadın da bir tanrıça değil. O da tüm insanlar gibi yalan söyleyen, çıkarlarını gözeten, üç gün yıkanmadığında pis kokan, geğiren, gaz çıkaran, ishal olan birisi. Ama sen üstün olan taraf olacaksın. Kendine bakacaksın, okuyacak, sanatla ilgilenecek, spor yapacak, dedikodu yapmayacak, yalan söylemeyeceksin. Yaşarken sürekli bir filmin kaotik nötral ana kahramanı olarak düşüneceksin kendini. Hayatının her anında kameraların seni çektiğini düşünerek, buna göre yaşayacaksın. Filmlerdeki kahramanlar, sevdiği kadın onunla ilgilenmiyor diye tüm işini gücünü bırakıyor mu? Filmlerdeki kahramanlar 7/24 evinde oturup bilgisayar oynuyor mu? Kahraman gibi yaşayacaksın ki kahraman olasın.
Her zorlukta pes etmeyecek, herkesin dediğini önemsemeyeceksin. Ancak sana kötülük yapana da yumruğunu (mecazi veya gerçek anlamda) indireceksin. Ama asla iyi birine zarar vermeyeceksin. Kimseyi kandırmayacaksın, oynamayacaksın. Zaten tek gecelik isteyen bir kadınla yatmanda sorun yok, ama hiçbir ciddi ilişki isteyen kıza, onu sırf yatağa atmak için yalan söylemeyeceksin. Kısaca hiçbir kızı elde etmek için aşık olmuş gibi davranmayacaksın. Diğer yandan da hiçbir aşık olduğun kızı elde etmek için de ona Meriçlik - "kankalık" yapıp, erkekliğini de küçültmeyeceksin. Tüm bunları yaptığında sırf cinselliği elde etmek için ruhunu satan bir zayıf olmamaya başlayacak, bu sayede kendine güvenin artacak.
Daha önce bir yazımda dediğim gibi Mükemmel Değiliz Hiçbirimiz. Ama bu kendimizi geliştiremeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Yaptığın her uğraşın sana bir yararı var mı ona bakacaksın. Faydalı hobilerin olsun, spor yap, dansa git, resim yap, müzik aleti çalmayı öğren, ata bin, karate yap, ama faydalı birşeylerle uğraş. Sana hiçbir yararı olmayan alışkanlıklarını bırak. Sigara içme, bilgisayar oyunlarıyla zamanını öldürme, televizyon ve de porno izleme (Her Türlü Bağımlılığı Yenmenin Yolları).
Her zorlukta pes etmeyecek, herkesin dediğini önemsemeyeceksin. Ancak sana kötülük yapana da yumruğunu (mecazi veya gerçek anlamda) indireceksin. Ama asla iyi birine zarar vermeyeceksin. Kimseyi kandırmayacaksın, oynamayacaksın. Zaten tek gecelik isteyen bir kadınla yatmanda sorun yok, ama hiçbir ciddi ilişki isteyen kıza, onu sırf yatağa atmak için yalan söylemeyeceksin. Kısaca hiçbir kızı elde etmek için aşık olmuş gibi davranmayacaksın. Diğer yandan da hiçbir aşık olduğun kızı elde etmek için de ona Meriçlik - "kankalık" yapıp, erkekliğini de küçültmeyeceksin. Tüm bunları yaptığında sırf cinselliği elde etmek için ruhunu satan bir zayıf olmamaya başlayacak, bu sayede kendine güvenin artacak.
Daha önce bir yazımda dediğim gibi Mükemmel Değiliz Hiçbirimiz. Ama bu kendimizi geliştiremeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Yaptığın her uğraşın sana bir yararı var mı ona bakacaksın. Faydalı hobilerin olsun, spor yap, dansa git, resim yap, müzik aleti çalmayı öğren, ata bin, karate yap, ama faydalı birşeylerle uğraş. Sana hiçbir yararı olmayan alışkanlıklarını bırak. Sigara içme, bilgisayar oyunlarıyla zamanını öldürme, televizyon ve de porno izleme (Her Türlü Bağımlılığı Yenmenin Yolları).
Hayatından memnun değilsen, bunu sadece sen değiştirebilirsin. Hem zaten düşün, sen kendinden memnun değilsen, bir kadın neden seni istesin? Bir kadını hayatının tek merkezi haline getirirsen ve hayatında başka ilgi çekici hiçbir şey yoksa, bu kadın niye seninle zaman geçirmek istesin? Kadın zaten kendisini tanıyor. Ona kendisinden başka sahip olmadığı birşeyler sunabilmesin ki, kadına bir faydan olsun, senin yanında olup, onun da sana faydası olsun.
Kadınlar makyaj, instagram ve güzel giysiler ile kendilerini olduklarından daha iyi göstermeye çalışmıyorlar mı? Sen, bir adım öteye geçecek ve kendini olduğundan iyi göstermeye çalışmayacak, gerçekten de olduğundan daha iyi olacaksın. İşe yarar hobilerin, ideallerin, uğraşların seni yükseltecek, ilerletecek. Zaten hayatta gerçek anlamda ideallerin olduğu zaman, bir kadına ne kadar âşık olursan ol, ideallerin için kendini sarsmayacak, yolunda ilerlemeye devam edeceksin.
Elbette nihayetinde kadınlar hem hayatımızı güzelleştiren, hem de yeri gelince içine eden varlıklar. Ama onlar olmadan da olmuyor. Kadınlar olmadan, gri ve sıkıcı bir hayat yaşıyorsun. Fahrenheit 451’i Equilibrium'u hatırla. Kadınlar hayatın renkleridir, kitabıdır, sanatıdır. Mutlu da eder, mutsuz da. Bu yüzden bir kadına gerçekten âşık olduysan, onun için -pasifleşerek değil ama gerçek bir erkek olarak- uğraş ve çabala. Ama bir yere kadar. O yer ise kadının senin tüm yaptıklarına rağmen sana değer vermediğini anladığın andır. Peki kadının sana değer vermediğini nasıl anlayacaksın? Sana değer veren insan, senin için yatırım yapan insandır. Bu yatırım ise, kişinin kendi zamanından sana vakit ayırmasıdır. Seninle buluşmak için zaman yaratan, sana doğum günün için tüm gün dolaşıp ilginç bir hediye alan, seninle saatlerce telefonda konuşan kadın, sana değer veriyordur (not: Kadın seninle telefonda saatlerce konuşmasına veya mesajlaşmasına rağmen, tüm konuştuğunuz konu kadının kendi sorunları ve hayatı ise, kadına psikologluk yapan bir uydu erkek olma ihtimalin yüksektir. Diğer yandan seninle ilgili konuları merak eden, hayatınla ilgili sorular soran ve senin hayatınla ilgili problemleri önemseyen kadın, sana değer veriyordur).
Eğer olur da tüm ilgine rağmen kadın seni kesin olarak reddederse de kadınla kesin olarak iletişimini bitir ve toparlanmaya bak. Kimse kimseyi beğenmek zorunda değil ve sen de o kadın için asla beğenilir bir erkek olmayacaksın (Kadını suçlamayı da bırak, sen her gördüğün kadını beğeniyor musun sanki?). İster kadın düşük seviyeli, sen yüksek seviyeli ol, ister kadın çirkin, sen çok yakışıklı ol, fark etmez. Sana değer vermeyene daha fazla ilgi göstermek ve gereksiz oksitosin salgılamak yerine, senin değerini bilecek birini aramaya başla. Kesinlikle daha mutlu olacaksın (sana değer vermeyen bir kadın ile zaman öldürürken, karşılıklı olarak birbirinizi seveceğiniz bir kadını kaçırdığını unutma).
Ya da diyelim ki, hoşlandığın kadın seni aldattı, terketti, veya uydu erkek yapıp, seninle oyun oynadı ve intikam mı almak istiyorsun? İşin aslı, ondan nefret ettikçe, onu kafanda tutacaksın, onu düşündükçe de daha fazla oksitosin salgılayıp, onu unutamayacaksın. Bunun yerine ergenliği bırakıp ona sağlam bir ceza vermek istemez misin? Çoğu insan sevginin zıttının nefret olduğunu düşünür, ancak yanılır. Sevginin zıttı hiçliktir. Sen, ister seni kullanan, ister reddeden bir kadın olsun, onu kısa sürede kafandan atmayı başardığında, ona en büyük cezayı verirsin. Kadın düşünecektir: "Bu muydu yani? Bunun sevgisi bu kadar mıydı? Ben bu kadar kısa sürede unutulacak kadın mıyım?" İşin trajikomik tarafı ise kadın bu durumda, ya onu çabucak unutmanı senin güçlü karakterine bağlayacak ve seni yüksek seviyede algılamaya başlayacak (ve belki de seni reddettiği için pişman olacak - işin aslı kadınlar bir erkek hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verdiklerinde sonrasında bu kararlarının doğru olup olmadığını kendi kendilerine tekrar sorgularlar - cognitive dissonance), ya da senin duygularında ciddi olmadığının farkına vararak, senin onu kullanmaya çalıştığını, onun ise uyanıklık yapıp buna izin vermediğini düşünerek, seni gözünde sürekli ilgi gösteren Meriç'ten, en azından başarısız olmuş bir Çapkın Erkeğe dönüştürecektir (not: Ancak birşeyi yanlış anlama, sen kadını elde etmek için değil, gerçekten sana bir yararı olmadığı için unutacaksın. Kısaca, unutuyormuş gibi yapmayacak, gerçekten unutacaksın).
Bob Marley'nin bir sözü var, "Eğer kadın mükemmel ise elde etmesi kolay değildir, elde etmesi kolay ise mükemmel değildir. Eğer kadın değerliyse, asla pes etme, eğer pes edersen sen değersizsin demektir. Gerçek şu ki, hayatta herkes bir şekilde seni incitecek, önemli olan acı çekmeye değecek insanları bulmak." Kısmen doğru. Eğer bir kadına aşık olduysan onun için fedakarlık yapacaksın. Ama bunu yaparken asla mızmız davranmayacaksın. Acı çekiyorsan da içinden çekeceksin, küsmeyecek, sızlanmayacak, pasifleşmeyeceksin. Kadına ne kadar çok değer veriyorsan da onu tüm ideallerinin önüne koymayacaksın. Çünkü senin raison d'etre'n, seni sen yapan şey ideallerindir, hoşlandığın kadın değil. Kadın bir gün seni terk edebilir, ama eğer ideallerini sen terk edersen, kendini terk edersin, var oluş amacını kaybedersin. Ha, tüm uyarılarıma rağmen, yine de kadını hayatının merkezine koydun mu? En azından bunu kadına belli etmeyeceksin. Bunun da tek yolu kadının aklını, hayatını her saniye meşgul etmemesidir. İdeallerin yoksa bile, hobi edineceksin. Uğraşların olacak ki, bir saniye bile boşlukta kalma ki, hem kadını sürekli düşünüp oksitosin salgılama, hem de kadınların da içinde yer almak istediği değerli bir hayatın olsun. Aksi takdirde, sen bütün gün bilgisayar oynayan, televizyon seyreden, zamanını sosyal medyada geçiren biriysen, doğal olarak işsizsin ve kadın sürekli aklına gelir, kadına orantısız ilgi gösterir ve nihayetinde hipergaminin kurbanı olursun.
Milyonlarca yıllık genetik mirasını, yani masküleniteyi unutan bazı erkekler ilişkilerinde kadının her dediğini yapmanın, ona koşulsuz itaat etmenin, ilişkinin ömrünü uzatacağına inanırlar. Halbuki kadın - erkek ilişkileri uçurtma tutan çocuğa benzer. Burada uçurtma erkek, çocuk ise kadınlardır. Kız uçurtmaya sürekli bir çekiş kuvveti uygular, ancak uçurtma rüzgarın etkisiyle bu kuvvete direnir ve havada kalır. Erkek de, aynı uçurtma gibi, kadının kendisine karşı olan çekişlerine direnmelidir. Eğer erkek, kadının her istediğini yaparsa, yere düşen bir uçurtmaya dönüşür, ve aynı yerdeki uçurtma gibi kadının gözünde değeri kalmaz. Bu nedenle kadın için bütün hayatını tekrar şekillendiren erkek kaybetmeye mahkumdur.
Kadına her konuda taviz vermeyeceksin. Her ne kadar senden anında hoşlanmasını beklemesen de, sana kötü davranış sergilediğinde tepkini göstereceksin. Bu sayede, sana ne yaparsa yapsın, senin onu affedeceğin, peşinde kuklası, kölesi, uydusu olacağın düşüncesine kapılmasın, o da senin gerçek değerinizi bilsin. Kendini alternatifsiz görmesin ve senin sırf sevginden yapmış olduğun fedakârlıkları bilinçaltında algısal hipergami ile hatalı yorumlamasın. Oldu da kadın seni aldattı veya senin duygularını biliyorken başka biriyle ilişkiye başladı, kadını kafanda sileceksin. Nitekim sen varken başkasını tercih eden kadın için hiçbir zaman ilk tercih olmayacaksın. Belki bir süre üzüleceksin, ama emin ol nihayetinde senin sevgini hak eden, seni ilk tercihi yapacak, seni mutlu edecek başka kadınlarla tanışacaksın.
Kısaca, kadınları hedeflemekten vazgeçeceksin. Sen kendini yükseltecek, ideallerini gerçekleştirmeyi hedefleyeceksin. Zaten göreceksin ki, bir süre sonra bu sefer kadınlar seni hedefleyecek, senin o dolu hayatının bir parçası olmak, hedeflerini gerçekleştirmende sana yardım etmek isteyecekler.
Dört yıllık kız arkadaşımla ayrıldım. öyle bişi yok demişti ama eminim başka bir adam için son zamanlarda benden uzaklaşmıştı. sizin sayenizde artık kafama takmayı düşünmüyorum. kızın kaybı. iyiki yüzünü göstermiş. evlenip başıma bu gelse daha kötüydü.
YanıtlayınSilkeşke sizi daha önce bulsaymışım okusaymışım her parağrafı ile olağanüstü bir çalışma!
YanıtlayınSilkadınlar; şairlere aşık olurlar, piçlerle takılırlar, efendilerle evlenirler.
YanıtlayınSilBen bir kadın olarak yorumda bulunmak istiyorum. Bazı kadınların piç erkekleri seçmesine hep erkekler ağlar ama gerçekte kadına koyar. Erkek bir süre üzülür. Sonra unutur. Kadın ise piç kazığı yediği için hep içinde yara kalır.
YanıtlayınSileee erkeklerde temiz hanımhanımcık kız istediini söyleip gidip yollu kızlarla takılır. herşey karşılıklı
YanıtlayınSilortalık piç kaynıyorsa bizim suçumuz ne? sanki efendi erkek varda etrafta
YanıtlayınSildefalarca başıma geldi: bir kadını ne kadar fazla seversen, sonunda o kadar fazla canını acıtacak
YanıtlayınSil